Gıda Sektöründe Girişimcilik ve İş Kurma
KOSGEB GİRİŞİMCİLİK DESTEKLERİ EŞLİĞİNDE
Pandemi döneminde malum bir çoğumuz gelecek planlarımızı ertelemek zorunda kaldık. Gelecek kaygısı nedeniyle kariyer hayalimiz bir yana Pavlov’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ana ihtiyaçlara kadar düştüğümüzü, eski zamanda avcı toplayıcı düzene geri döndüğümüzü söylesem abartı olmaz sanırım. Ama öte yandan da bu olumsuz durum, kendi işini kurmak isteyen girişimciler için yeni fırsatlar da doğurdu. Toplumlarda alışkanlıkların değişimi normalde yüzyıllarca sürerken, pandemide çok ama çok kısa sürede büyük bir dönüşüm ve bakış açısı değişikliği gerçekleşti bile. Artık iyi biliyoruz ki, gelecek; e-işlemlerde, yazılımlarda, nesnelerin internetinde, teknolojide, mekandan bağımsız olarak yapılabilecek işlerde.
Artık, iş yapmak için koca koca ofisler, koca koca tesislere gerek yok. Büyük yatırımcıların büyük yatırımları tabi ki olsun; fakat, olduğunuz yerden daha butik, amaca ve müşteriye özel ürün ve hizmeti sunmak olarak kısaca doğru yatırımlarla herkes kendi işini yapabilir hale gelebildiğini gördük, görüyoruz. Tabii ki yasal mevzuata uyum kaydıyla. Sanıyorum, ülkemizde ve dünyada e ticaret, uzaktan satış, sosyal medyadan pazarlama vb. şekilde ürün ve hizmet sunanlar artık daha da yüksek satış yapıyorlar. İşte tam bu noktada fırsatları görerek doğru yatırımı yapanlar, girişimciler kimdir, nedir bir bakalım.
Girişimciliğin Türk Dil Kurumunda tanımına baktığımda, “Üretim için bir işe girişen, kalkışan kimse veya ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse” olarak yetersiz tanımlanmış sanki. Oysa, girişimci sadece sermaye koymaz değil mi; inandığı işi başarmak için ruhunu, zamanını, parasını, yeteneğini, kısacası amaca ulaşmak için her şeyini koyan kimseye girişimci denir. Bu zamana kadar tecrübem şudur ki; girişimci ikna edilemez tarzda işini savunur, inanmıştır. Bu inanmışlık, çevresini ikna etmesinde ve kolayca kaynak yaratmasında işine yarayacaktır. Girişimci, konusunu karşısındakinden çok daha fazla araştırmıştır. Bu özelliği onun hata yapmasını engelleyecektir. Girişimci, olası ve kabul edilebilir riski de hesaplamış, sabırlı ve planlıdır. Bu nedenle, beklenmeyen giderlere karşı hep bir B planı vardır. Girişimci, yeteneği olduğu işi, en iyi bildiği işi ya da bildiği ama en iyisi olmak istediği işi yapmak isteyendir. İşte bu özelliklere sahipseniz girişimci olabilirsiniz derim.
Aslında, burada sihirli kelime sanırım yetenek. Biri bana sorsa, -ki işim dolayısıyla bu soruyu çok duyuyorum- “öncelikle yetenek” diyorum. Hangi konuda yetenekli isek o yolda ilerlemeliyiz. Sonra, ürüne/hizmete olan ihtiyacı tespit ettin mi? Rakiplerini iyice inceledin mi? Rakiplerinden farkların nedir? Bu iş için yeterli kaynağın var mı? Kısa ve uzun vadede gider ve gelirlerini hesapladın mı? Sürdürülebilir bir proje mi seninkisi? Vb. onca soruyu düşünürdüm. Ancak, bizde girişimci nasıl olunuyor size anlatayım. Biz, öncelikle “hangi işi yapsak iyi para kazanırız” bunu düşünüyoruz. “Bir tanıdığımız yaptı iyi de para kazanıyor, ben de yaparım” diye düşünüyoruz. Oysa bu denklemde ne çok bilinmeyen var. Bu bilinmeyenleri ortaya dökecek olan basit de olsa işin fizibilitesini çoğu zaman yapmıyoruz. Fazlaca gelir getireceğini duyduğumuz veya sandığımız işe hemen hesapsızca atlıyoruz ve sonuç tabi ki hüsran. Çoğu zaman çok iyi bir başlangıç birçok kez kötü bir şekilde sonlanıyor maalesef. O saate kadar harcanan emek, para, zaman vb. boşa gidiyor.
Peki, biz iş fikrimizin fizibilitesini yaptık ve işe karar verdik. Ve tam da bu noktada girişimcilere devlet destekleri konusu önemli oluyor. Basından, çevrenizden duyuyorsunuzdur; girişimciler, en önemli destek enstrümanı olan KOSGEB’den girişimcilik desteği almak suretiyle de işletmelerini kurulabiliyorlar. Bunun yanında; melek yatırımcı kanalları, iş fikrinin şekillendiği, geliştirildiği bazı Start-up destekleri, Bireysel Genç Girişim BİG destekleri, daha organize veya daha büyük yatırımlar için; Tarım ve Orman Bakanlığının, Kırsal Kalkınma ve IPARD destekleri, Kalkınma Ajanslarının Kobi Mali Destek Programları, Engelli girişimciler için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Destekleri vb. destekler olsa da girişimcilerin bir çoğu için gerek bütçe büyüklüğü, gerek ülke geneline yaygınlığı ve destekten yararlanma şansının yüksekliği dolayısıyla KOSGEB Girişimcilik Destekleri çok daha ön planda oluyor. Diğer destek unsurlarını başka bir yazıda inceleyebiliriz.
Kosgeb, kendisine başvuru yapacak girişimcilerden daha önce girişimcilik programından yararlanmamış olmasıyla birlikte program başvurusunda bulunduğu işletmedeki kurucu ortak payının en az %50 olmasını, şirketi münferiden yani tek başına imza yetkisi ile temsil etmelerini, işletmesinin kuruluş tarihinden üç yıl öncesinden programa başvurduğu tarihe kadar, başvuruda bulunduğu işletme dışında; gerçek kişi statüsünde bir firmasının olmadığı, tüzel kişi statüsünde kurulmuş herhangi bir firmada %30 ve üzeri ortaklığının bulunmadığını sağlamasını istemektedir. Bu şartları sağlayan gıda imalat sektörü girişimcileri e devlet ekranından başvuru yapıp öncelikle geleneksel girişimcilik eğitimini, ardından ileri girişimcilik eğitimini almaları gerekiyor. Tamamen online olan bu eğitimleri birkaç gün içinde uzaktan tamamlayarak sertifikanızı elektronik ortamda alabiliyorsunuz. Bu arada, gıda imalatı değil de sadece gıda satışı hedefleniyorsa geleneksel girişimcilik eğitimi alınması yeterli olmaktadır. Zaten satış amaçlı bir girişimcilik projesi birazdan anlatacağım desteklerden makine ekipman desteğini ve mentörlük, danışmanlık desteğini maalesef alamamaktadır.
Eğitimi aldıktan sonra ise yapılacak iş şirketinizi kurmak. Girişimciler, kuracakları şahıs veya sermaye şirketi ile Kosgeb’ e başvurup destek talep edebiliyorlar. Burada önemli bilgi önce girişimcilik eğitimi almak, sonra yasal olarak şirket kurup vergi sistemine kayıt olmak, sonra Kosgeb’ e girişimcilik projesi hazırlamaktır. Eğitimi aldığınızda zaten otomatik olarak e devlet sistemine aldığınız eğitim tanımlanıyor. Bu tarihten sonra güvendiğiniz bir mali müşavir ile çalışıp sizin için en doğru nace koduyla yasal şirket kuruluşu gerçekleştirebilirsiniz. Şirket kuruluş tarihi girişimcilik sertifika tarihinizden sonra olmalıdır. Ayrıca, kuracağınız şirketin faaliyetleri arasında KOSGEB’in desteklemediği faaliyetlerin olmamasına özen göstermelisiniz. Peki bu durumda Kosgeb’ den hangi destekleri alırız derseniz şöyle açıklayayım; öncelikle, şahıs işletmesi kurarsanız 5.000 TL, sermaye işletmesi kurarsanız (Ltd, A.Ş. vb.) bu durumda 10.000 TL şirket kuruluş desteği alınabiliyor. Hangisi mantıklı derseniz, şahıs şirketini bir günde kurar bir günde de kapatabilirsiniz. Sermaye şirketinin tasfiye süreci vb. kapanışta bazı yasal zorunlulukları olabilir. Şahıs şirketleri belirli bir gelire kadar düşük gelir vergisi vermekte iken (% 15-35) bu limiti geçince gelir vergisi artmaktadır. Sermaye şirketlerinde ise değişmeyen sabit bir gelir vergisi (% 22) vardır. Özetle, düşük karlılıkta şahıs şirketi, yüksek karlılıkta sermaye şirketi daha avantajlıdır. Şahıs şirketinin mali müşavir aylık hizmet bedeli daha düşüktür örneğin. Gelirine karşı yeterince gider gösterebilen işletmelerde girişimcilerin önce şahısla başlamaları, sonra işlerini büyütmelerini ve sermaye şirketi kurmalarını önerebilirim. Ancak, bazen de kurumsallık gereği en baştan A.Ş. vb sermaye şirketi ile kurulmak gerekebilir. Banka kredisi vb. işlemler de gelirini belgeleyebilen, 1 den fazla ortağa sahip sermaye şirketleri 1 yıllarını doldurduktan sonra daha kolay kredi alabilmekteler, bilginiz olsun derim.
Bunun yanında, gıda imalat işletmelerinin çoğu düşük teknoloji kategorisinde olduğu için % 75 hibe oranı ile 100.000 TL ye kadar makine ekipman desteğinden yararlandırılabiliyor. (200.000 TL hibe desteği alanlar Uçucu yağların imalatı ile Jelatin ve süt albüminlerinin imalatı (yalnızca gıda endüstrisinde kullanılanlar) Bu arada, % 75 hibe oranı, tesisinizde yerli malı belgesi olan bir makine kullanımında % 90 a çıkmaktadır, bilginize. Ayrıca, girişimci işletmenin istihdam ettiği personel sayısına göre yıllık en az 5.000 TL en fazla 20.000 TL olarak 2 yıllık proje düşünüldüğünde 40.000 TL ye varan personel desteği de alınabiliyor. Hatta, kadın girişimci iseniz bu destek 50.000 TL ye kadar çıkabiliyor. Yani, gıda imalatı yapan işletmelerinin girişimcileri en fazla 165.000 TL ye kadar hibe alabilmektedir.
Gıda imalatı değil de gıdanın satışını hedefleyen projelerde ise destek oranı en fazla 65.000 TL olabilmektedir. Çünkü satış amaçlı projelerde makine ekipman desteği bulunmamaktadır. Unutmadan söyleyeyim, vergi sistemine kayıt olmak, hibe desteği almak demek, her türlü denetime de açık olmak demektir. Her şeyin elektronik kayıt altında olduğu günümüz iş ve sosyal hayatında her zaman kayıtlı ve doğru bir şekilde çalışmalısınız. Yine her iki destek konusunda da 5.000 TL civarında bir sertifika desteği de bulunmaktadır. Sertifika desteğinden 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca güncel İşyeri Tehlike Sınıfları Listesinde yer alan iş kollarından tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfında yer alan NACE Koduna sahip işletmeler faydalanabilir. Eğer girişiminiz orta yüksek ve ileri teknoloji kategorisinde ise yani uçucu yağ veya jelatin imalatı yapıyorsanız ayrıca 10.000 TL civarında Mentörlük, danışmanlık ve işletme koçluğu desteğinden yararlanabilirsiniz.
Girişimcilik desteklerini de öğrendik, peki hangi işi yapmak lazım tekrar düşünelim. Gıda Sektörünün dinamikliği ve değişkenliği malum. Dönerci, tostçu, çiğ köfteci, ciğerci, dürümcü, çorbacı, yeni nesil lokmacı gibi süreklilik arz etmeyen popüler gıda işletme alanları sürekli oluşuyor ve çoğunlukla bir çoğu yok oluyor. Şunu da bilmek lazım; bizim sektörde az biraz teknolojiyi kullanıp iyi bir pazarlama yapıp, olduğundan farklı göstermiş gibi yaptığınızda, yorumlarda müthiş bir yer, hayatımda yemedim vb. yazdırdığınızda dükkan dolar. Ancak bir gelen bir daha gelir mi, bir kez ürün alan bir daha alır mı, sürekliliği nasıl sağlarım -ki en önemlisi bu-, biz bununla ilgilenmeliyiz. Yok olmayan bir işletme yapmak için öncelikle sektörlerde bugüne değin ayakta kalan, kendinize rol model aldığınız işletmeleri inceleyebilirsiniz. Emin olun, bu işletmelerin; tüketici taleplerine ayak uydurmalarıyla, değişimleriyle, kendilerini geliştirmeleriyle, en az ürün kadar hatta üründen daha değerli hizmetin sunumu ve müşteri hizmetlerine verdikleri önemle, yani yok olanlardan önemli farklılıkları olduğunu göreceksiniz. Öyleyse, gıda sektörü gibi böyle değişken ve dinamik bir alanda ilk yapılacak iş nedir derseniz, kurulacak işletmenin diğerlerinden her açıdan farklı ve faydalı olması ve sunacağı ürün ve hizmetin sürekli olmasını sağlamaktır derim.
Konumuzun insan sağlığıyla birebir ilgili olduğunu da lütfen unutmayın. Ürettiğiniz ürünleri bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın vb. her yaştan tüketici edinecektir. Gıdada inovasyon çok seyrek oluyor nedense. Fonksiyonel gıdalar, besleyici değeri yüksek gıdalar, gerçekten organik, iyi tarım uygulamaları ile üretilmiş, tazeyken doğru muhafaza yöntemi ile korunmuş, besin değerlerini zaten korumuş ama sonrasındaki nitelikli işlemlerle bu özellikleri geliştirilmiş, belirli amaçlara özgü yeni gıdalar artık revaçta. Gıdanın sağlıkla ilişkisi artık çok daha fazla önemli. Pandemi döneminde bağışıklığımızı besleyen doğal gıdalara, gıdanın özüne saygılı ve geçerli işlemlerle işlenen gıdalara talep nasılda arttı.
İşletmenin ne üreteceği de tamam diyelim. Ne kadar üretecek ve kime satacak bu soruların da yanıtlarını en baştan bulmak şart. Yoksa gereksiz bir yatırımı kısıtlı bir bütçe ile yönetmeye çalışarak kaynakları heba etmiş oluruz. Biliyorsunuz, ülkemiz Ortadoğu ve Balkanların, Avrupanın, zaten Asyanın, hatta bazen dünyanın en büyük yatırımlarını içeriyor (birçoğu başlamadan bitmiş, bir kısmı başlamış ama bitmemiş, bir kısmı da başlamış, bitmiş ama faaliyete geçememiş). Burada en önemli bir soru da kime satacağız konusu. Kime satacağız sorusunun cevabı, doğru iş fikrinin bir nevi sağlaması gibidir. Çocuklara yönelik mi ürün üreteceğiz, kaç yaş grubu olanlara; 4 yaşındaki veya 10 yaşındaki çocuk arasında çok büyük farklar var, öyle değil mi. Yoksa tamamlayıcı, besleyici, takviye edici bir gıda mı üreteceğiz, ya da sporcu gıdası, veya geleneksel bir ürün mü üreteceğiz, bunların hepsinin müşteri profili birbirinden çok ama çok farklıdır. Bu nedenle, müşteri ve pazar profilimizi doğru tespit edip yola öyle çıkmalıyız. Anlaşılan o ki, biz; en iyi araştırdığımız, yeteneğimize uygun, en iyi bildiğimiz işi yapacağız veya bilmediğimiz bir işe giriyorsak da yapmak istediğimiz işi iyice öğrenmeden asla yola çıkmayacağız. Aksi halde son kaçınılmaz ve yakın olacaktır.
Peki işletmenin kime ne kadar satacağına, yani hangi kapasitede üretim yapacağına da karar verdik. Ya sonra! İşletmemiz nerede kurulacak? İşletmenin nerede kurulması gerektiği aslında pazarlama açısından da önem arz etmekte iken, biz gelin önce mevzuaten konuyu irdeleyelim. İşte özellikle bu noktada gıda işletmelerinin uyması zorunlu izin, belge ve ruhsatlar konusu çok önemli hale geliyor. Yapacağınız iş toplu tüketimi mi ilgilendiriyor? Ürün üretildiği yerde mi tüketilecek yoksa dışarıya, perakendeye sunulacak mı? Üretilen ürün işletme onay belgesi zorunluluğu olan çabuk bozulan, soğukta depolanan et, süt, balık, sakatat vb. ürünlerden mi yoksa işletme kayıt kapsamına giren raf ömrü daha uzun diğer ürünlerden mi? Hammaddeye mi pazara mı yakın olsam? vb. daha en baştan tespit etmek çok önemli. Bira işletmesi suya yakın olmak isteyebilir, ihracat işletmesi limana, un fabrikası buğdaya, meyve suyu tesisi meyveye. Bu arada benim aklıma geldi sizin de gelebilir, peki süt işleme fabrikası? Tabii ki süte yakın olması istenir. Ancak, her gün iyi sütü çiftçiden almak için 7 saatlik yola gidip 4-5 il dolaşıp süt toplandığını da biliyoruz.
Kuruluş yeri seçimi bizim tam da mesleki bilgimizin sınanacağı ilk aşama. Et işletmesi için farklı ve spesifik bazı gıda hijyeni şartları varken başka bir işletme için daha genel şartlar olabiliyor. Bu nedenle, yardıma yine güncel gıda mevzuatları koşuyor. Mevzuatlara günümüzde cep telefonunuzdan bile ulaşabilirsiniz. Peki bu cebinizdeki mevzuatlar güncel mi? Bu konuda da ciddi bir araştırma yaparak emin olarak yola çıkın derim. Bu mevzuatlardan asgari bina ve altyapı özelliklerini tespit etmek, yer seçiminde size maddiyat ve zaman açısından fayda sağlar. Peki sadece gıda mevzuatı mı? Hayır, Gayri Sıhhi Müessese Mevzuatı/Ruhsat Mevzuatı kapsamında da uyulması zorunlu hususlar olduğunu bilin. Bu amaçla işletme kurmayı istediğiniz yeri kiralamadan veya satın almadan önce bağlı olduğu belediyeye/il özel idaresine işletme kurulacak bu alanın inşaat ruhsatı alıp alamayacağını, mevcut bina ise yapı kullanma izni olup olmadığını, eğer yapı kullanma izni varsa mevcut yapı kullanma izninde bu alanın daha önce hangi amaçla kullanılmasına izin verildiğini sorup emin olmadan kiralama veya satın alım yapmamalısınız. Yapı kullanma izni yoksa kaçak yapı olabilir ya da süreci daha tamamlanmamıştır. Yapının kullanma izni var ama bu sefer sizin işletme kuracağınız yer daha önceki izinde konut olarak planlanmış veya sizin kuracağınız işletme alanında çok farklı bir alan olarak kullanımı amaçlanmış olabilir. Yine bu durum size sorun çıkarabilir. Dikkatinizi öneririm. Bina altında bir işyeri ise binadaki ev sahiplerinden muvaffakiyet almanız gerekecektir. Bu durumu en baştan ruhsat veren yer ile netleştirmelisiniz. Bu noktada evinde üretim yapmak isteyenler de olacaktır. Bu durumun Kosgeb destekleri açısından sorun teşkil ettiğini söyleyebilirim; hibe almanız mümkün olmayacaktır. Ancak bir işyeri açmaksızın, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri ürünlerin internet ve benzeri ortamlarda satışıyla elde ettikleri gelir, yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmadığı durumlarda vergi de doğmamaktadır (35.000 TL civarında) Yine evde imalat ve satış durumunda eğer nihai tüketiciye ürün veriyorsanız Tarım İlçe Müdürlüğüne yazılı bilgi vermeniz yeterli. Bir işletme kayıt numarası size vermeyecekler. Ancak başka bir tedarikçiye, perakendeciye vb. nihahi tüketici dışında işletmelere veriyorsanız mutlaka işletme kayıt numarası almalısınız. Uzaktan satış olarak elektronik ortamda yapılan faaliyetlerde, gıda satışı yapan işletmelerin kayıt işlemlerinin yapılması gereklidir. Bu arada kuracağınız işletmenin faaliyetlerinin ÇED yönetmeliği, çevre uygulamaları ve iş güvenliği açısından da değerlendirilmesi önemlidir. Yine, işletmenizde HACCP gıda güvenliği sisteminin kurulmasını zorunlu tutan bir sektörde ise bina altyapı ve fiziki şartlarının, öyle olmasa bile her şekilde asgari gıda güvenliği şartlarını sağlayan bir bina tasarımı olması gerektiğini de göz ardı etmemenizi öneririm.
Yapacağımız işe, işin kapasitesine, kime satacağımıza, nerde üreteceğimize karar verdik, bunlar da tamam. Yasalara da uygunuz, şimdi ne yapacağız? İş planı yapacağız, mühendislik yapacağız; yapacağımız işlerle ilgili bir iş zaman planı yani termin hazırlayıp zamana yayacağız ve sırasıyla uygulayacağız. Mevzuatın gerektirdiği izinler çoğu zaman denetim içerir ve sürelidir. Yani, ruhsat başvurusu yapınca size denetime gelinir (bazı kurumlarda ruhsattan sonra denetim uygulanabilir). Yine, işletme kayıt kapsamında bir işletme isek başvurudan sonra belgemizi muhtemelen alırız ancak denetime gelinip yasal şartlara uygunluğumuzu gıda denetçileri mutlaka kontrol edeceklerdir, bunlara hazırlıklı olmalıyız. İşletmenin ekipman ihtiyacını karşıladıktan sonra kapasite raporu veya konunuza göre ekspertiz raporu, sonrasında sanayi sicil belgesi almanızda yarar var. Çünkü, Organize Sanayi Bölgeleri dışında bir alanda kurulan imalatçı işletme iseniz, elektrik enerjisi indiriminden yararlanmak isterseniz kapasite veya ekspertiz raporu alıp sanayi sicil belgesi almanız gerekmektedir. Üretim konunuz, istihdamı zorunlu personel istihdam etmenizi gerektiriyor ise ve bu şartı siz sağlayamıyorsanız, gıda üzerine eğitim almış, mevzuatta adı geçen mesleklerden, bu işin okulunu okumuş birini istihdam etmelisiniz.
Yukarıda gördüğünüz tablo çok bilinmeyenli denklem gibi ama lütfen sizi korkutmasın. Tam tersine gerçek girişimciler bu tablodan heyecan bile duyuyorlar. Zaten, girişimcilerin çoğu, amaçladıkları işi başardıklarında ve geriye dönüp baktıklarında ben nasıl bu kadar şeyi başarmışım duygusuna kapılıyorlar. Siz de en önemli iş olarak yine sahip olduğunuz yeteneklerinizden yola çıkın, ilgilileri ikna edin, projeye dahil edin, iyice araştırın, rakipleri inceleyin, kime satacaksınız tespit edin, kaynaklara, üretim konusuna, kuruluş yerine, kapasiteye karar verin, eğer fizibl ise iş zaman planı yaparak işe başlayın. Devlet desteklerini de işe başlamadan önce tam da bu aşamada devreye sokun. Başlamak yolun yarısıdır derler. Bu arada işi kurdunuz mu? Evetse asıl iş şimdi başlıyor. Bir gıda işletmesinin uyması zorunlu yasal şartlar, resmi izin belge ve ruhsatlar, pazarlama amaçlı edinmeniz gerekli belgeler vb. bu konuda bir başka yazıda anlatılabilir.
Sektörde farklı olun, fark atın. Güzel başlangıçlar ve keyifli kazançlar dilerim.